23 Haziran 2009 Salı

Cerrah vs. Pringles Man


Beklenen haber, 12 Haziran 2009 tarihinde ajanslara dusmustu. Sehr-i Istanbul'un kiymetli emniyet muduru, cicegi burnunda mi, erkan-i torpilli mi ilimiz oldugunu kestiremedigim Osmaniye'ye vali olarak atanmisti.
Aslen Ispartali olan Cerrah, zihinlerde nedense Sivasli olarak yer etmisti. Ben onu ilk defa Inonu tribunlerinde, fanatigi oldugu takimi izlemeye geldiginde gormustum. Ancak hayattaki fanatizmi futbolla kalmiyormus. Bir roportajinda, silaha olan tutkusunu, Bolulu Hasan Ustanin sutlu tatlisini anlatir gibi aciklamasi, at avrat silah triosuyla buyumemis bunyelerde, Iniesta'nin Chelsea'yi finaden eden golu etkisi yaratmisti.
O gune kadar genelde belediye baskanlarinin konusuldugu Istanbul kenti, artik en uzun sure gorev yapan emniyet muduru rekorunu elinde tutucak bir makam yoneticisine ve de diktatoryasina ev sahipligi yapacakti.
Cerrah'in gorevine ve sehre alismasiyla varolan uslubu gun yuzune cikmisti. Letonya macini izlemek icin bu ulkeye giden 'Istanbul Emniyet Muduru', 20 Kasim 2003'te meydana gelen ikinci Sinagog patlamasinin sebebiyetini, gorevi geregi ilgili ozeni gosterememis olan basina mal edicekti. Bu andan itibaren o goruntu akillarda, yapmis oldugu aciklamalarla kazinacakti.
Hrant Dink cinayeti, Munevver Karabulut cinayeti ve de unutulmaz 1 Mayislarda yaptigi aciklamalar sadece Istanbul'da yasiyanlari degil tum ulke yurttaslarini ilgilendiren konular olmustu. Ancak bu sefer farkli bir acidan Cerrah'i ele almak lazim. Kimileri, kaderlerinin isimleri konuldugunda belli olduguna inanir. Keske bu inanc, Cerrah icinde gecerli olsaymis. 1953 yilinda Konya'da dogan bu cocuga, hosgorunun cografyadaki temsilcisi Mevlana'dan esinlenerek Celalettin adi konulmus. Polis okulunu bitirdikten sonra Konya'da dogan bu gencin yolu, Mehmet Agar, Mete Altan gibi unlu polislerin gorev yaptigi Istanbul 1. Subeye dusmustu. O gunlerde, ayrildigi koltugunda kendisinden kivancla bahsettigi Sukru Balci oturmaktaydi. Bu isim azinliklardan harac almaktan tutun da, kacakciliga goz yumulmasına kadar bir dizi suclamayla 1987 yılında yazılan unlu Milli Istihbarat raporunda basrollerden birinde yer alan bir gercek 'efsaneydi'. 12 Eylul doneminde icraatlari yuzunden hakkinda fezleke duzenlenmis, ancak Milli Guvenlik Konseyi tarafından 'solcular bunu kullanırlar' diye korunmustu.
Kendisi icin uygun rehberler esliginde kariyerinde yol alan Cerrah Mardin'e emniyet muduru olarak atanmasindan itibaren birbirinden farkli duraklardan gecerek Istanbul'a gelmisti. Kader arkadasi, 'yoldasi', Istanbul'un ikinci adami Muammer Guler ile de iyi bir elektrik yakalayan Cerrah, kaldigi 6 yil boyunca, elinde silahli guc bulunduran her mevkinin bu ulkede yaptigi gibi, gorevini yerine getirmek yerine surekli baska noktalarda aciklamalar yapmadan duramiyordu. Hrant Dink cinayetinin milliyetci hissiyatla islendigini soleyen emniyet muduru, davanin yargilama surecinin seyrinden haberdar oldukca acaba ne dusunmekteydi? Yoksa milliyetci duygular da mi F tipi orgutlenmeyle zayiflatilmak, halkin karsisinda kucuk dusurulmek isteniyordu? Munevver Karabulut'un ailesi icin sarfetmis oldugu 'kizlarina sahip ciksalardi' nasihati, acaba kucuk yaslarda silah talimi yaptirdigi kendi kizi icinde gecerli olacak miydi?
30 Agustos'ta Lubnan'a asker gonderimini protesto etmeye calisan genclerin linc edilmesini mesrulastiran Cerrah, acaba insan onurundan ve temel hak ve ozgurluklerden haberdar miydi?
Ya da 1968 yilinda Oslo'da bir duvarda yazilan o yazi Turkiye icinde mi gecerliydi?
`Tanri hayvanlari yaratti, Oslo polisi de onlari ise aldi`

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder