15 Haziran 2009 Pazartesi

Küba ve Kadın

Küba Devrimi'nden önce çoğu Kübalı kadının toplumdaki rolü diğer ataerkil Latin Amerika toplumlarındaki kadınlardan farklı değilken, Devrim'le birlikte, siyasa yapma sürecinde cinsiyet konularının ön planda yer almasıyla Kübalı kadınlar, başta ekonomik, siyasi ve kültürel olmak üzere hayatın bütün alanında büyük bir gelişme sağladılar. Bu bağlamda; yazıda, Devrim öncesi ve sonrası Kübalı kadınların sosyal, ekonomik ve politik hayattaki rolleri üzerinde karşılaştırmalı olarak durup, Devrim'in, Kübalı kadınlar üzerindeki etkisini eğitim, sağlık, iş, yönetim ve aile alt başlıklarıyla incelemeye çalışacağım. Fakat hepsinden önce; Küba'nın, Devrim öncesi siyasi geçmişinin üzerinde -özetle de olsa- durmakta yarar var.

Devrim Öncesi Küba Siyasi Hayatına Kısa Bir Bakış
Küba, Birleşik Devletler'in güney doğusunda, Meksika'nın doğusunda yer alan bir ada ülkesidir. 1492'de Kristof Kolomb tarafından keşfedilmiş ve İspanya'ya ait olduğu ilan edilmiştir. Neticesinde; 1511 ve 1898 yılları arasında, yaklaşık 400 yılını İspanya sömürgesi altında geçirmiştir. 1868 isyanıyla birlikte, 10 Yıl Savaşları ortaya çıkmış ve bir çok Avrupa ve Latin Amerika ülkesi, Küba Hükümeti'nin meşruluğunu tanımaya başlamıştır. 1878'de İspanya'nın Küba'ya büyük ölçüde özerklik vermesine rağmen, 1895 yılında üstad José Marti öncülüğünde yeni bir bağımsızlık mücadelesine girişilmiş fakat başarısız olunmuştur. Öte yandan Küba, şeker, tütün ve kahve gibi ürünlerin fazlasıyla üretilidiği verimli topraklara sahip olması yüzünden İspanya ve ABD'nin çatışma merkezi olmuştur. 19. YY sonlarına doğru İspanya gerekli iş gücünü, sermayeyi, teknik-beceriyi ve pazarı sağlayamadığından; ABD bölgede hakim ülke konumuna gelmiştir. İspanya-Amerika Savaşı sonrası ise Küba, 1898 Paris Antlaşması'yla ABD'ye bırakılmıştır. 1902'de ise eski yıllarına nazaran göreceli bir bağımsızlık kazanan Küba, ABD'den hala tam bağımsızlık kazanamamış ve Guantanamo'yu ABD'nin himayesine bırakmak zorunda kalmıştı. 1959 Küba Devrimi'nden önce yönetimde olan ABD destekli Fulgencio Batista ise Küba'da yaklaşık 25 yıl diktasını sürdürmüş; bu dönemde seks turizmi ve kumarhane işletmeciliği en az tarım kadar önemli gelir kaynakları olarak gösterilmiştir. Yine bu süre zarfında işsizlik büyük oranda artmış ve ülkenin büyük bir çoğunluğu kendini yoksulluk sınırının altında bulmuştur.

Devrim Öncesi Küba'da Kadın
Devrim öncesi Kübalı kadınlar, diğer Latin Amerika ülkelerine kıyasla erkekler karşısında daha eşit ve saygın bir konumda olmalarına rağmen(oy verme hakkına 1934 yılında sahip olmaları buna bir örnek olarak gösterilebilir), Katolik Kilisesi'nin ataerkil gelenekleri diğer Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi Kübalı kadınları da evlerine, çocuk büyütmeye hapsetmiştir. Kaldı ki araştırmalar, Devrim öncesi Küba'da evin yükümlülüklerinin %90'ının kadınlar tarafından yapıldığını gözler önüne sermiştir. Devrim öncesi dönem, Küba'da kadının yerinin evi olduğu düşüncesinin egemen olduğu bir dönemdir. Bütün bunlar, iş gücündeki kadın oranın azlığının sebebini de gözler önüne sermektedir. 1943'te iş gücünün sadece %10'unu, 1953'te %13.7'sini ve 1956'da %17'sini kadınlar oluşturmaktaydı. Şüphesiz; Devrim'den önceki siyasal hayatta da kadınlara yer yoktu.

Küba Devrimi'nde Kadın Mücadelesi
20. YY'da dünyayı sarsan bir çok devrim yaşanmıştır; Ekim Devrimi, Çin Devrimi, İran İslam Devrimi vs... Gelgelelim 20. YY eğer Devrim Yüzyılı olarak adlandırılacaksa, Latin Amerika da Devrim Bölgesi sıfatını fazlasıyla haketmektedir. Neredeyse her sene, bölgenin değişik yerlerinde devrim girişimleri olmuştur. Küba'nın bu hareketlerin oluşmasında öncül ve ilham verici bir rolü olduğu da bir başka gerçektir. Che Guevara "Devrim'imiz Latin Amerika'daki Amerikan egemenliğini tehdit etmektedir. Biz bu ülkelere kendi devrimlerini yapmalarını söylüyoruz." diyerek Küba'nın bölgeldeki bu öncül rolüne dikkat çekmektedir. Küba'da olduğu gibi Meksika, Bolivya, Guetamala, Şile, El Salvador ve Nikaragua'da da görülen bütün devrimci hareketlerin esas amaçları diktatörlüğü devirmek, hayatın her alanında yaşanan eşitsizliği yok etmek ve Che'nin deyimiyle "Yeni İnsan"ı yaratmaya yöneliktir.
Küba Devrimi, ABD destekli diktatör Fulgencio Batista'yı devirmeye, Küba'yı bağımsız ve sosyalist bir ülke yapmaya yönelik silahlı bir başkaldırı mücadelesidir. Bunun yanı sıra, Küba'da halen sürmekte olan Marksist politikalara da Devrim'in devamı gözüyle bakılmaktadır. Bu Marksist politikalar, Küba'da kadının toplumdaki yerinde kuşkusuz çok önemli değişime yol açmıştır. Bunlara geçmeden önce Küba Devrimi'nde kadınların gerilla savaşına katıkılarını inceleyelim.
26 Haziran 1953'de Moncada Kışlası'na gerçekleşen saldırıdan itibaren, kadınlar, Küba'daki gerilla mücadelesinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. Zira; Batista'ya karşı girişilen mücadelede, 1958 yılında bir kadın gerilla örgütlenmesine gidilmiştir. Kaldı ki günümüzde Küba'da her kadın, olası bir saldırıda ülkelerini savunmak için askeri eğitim almaktadırlar.
Küba Devrimci Silahlı Kuvvetleri'nde görevlilerin yaklaşık %20'sini kadınlar oluşturmaktadır. Devrim sırasında ise kadınlar, gerillaların sadece %5'lik bir kısmını oluşturuyorlardı. Her 20 gerilladan sadece 1'inin kadın olması az gibi gözükse de, Küba'da kadınların gerilla mücadelesine katılması Latin Amerika'da yeni bir dönemin açılmasına yol açmıştır. Küba'lı kadınların öncülüğü sayesinde, Latin Amerika'da sonradan gerçekleşecek olan devrim hareketlerinde kadınlar da artık yavaş yavaş yer almaya başlamışlardır. Devrim'den sadece 20 yıl sonra istatistikler de göstermiştir ki FMLN'nin üyelerinin %40'ı, gerillalarının %30'u ve askeri liderlerin %20'sini kadınlar oluşturmaktaydı. Bu yüksek oranların oluşmasında, şüphesiz, Küba kadınların, gerilla savaşında kadınların da yer alabileceğini göstermiş olması yer almaktadır.

Devrim Sonrası Küba'da Kadınlar
Devrim'den önce Küba'da kadınlar ve erkekler arasında katı çizgilerle belirlenmiş iş bölümü olduğunu daha önce söylemiştik. Kadın, eş olmak ve çocuk büyütmek rollerinden sıyrılamıyor ve az sayıda hakka sahip olmaya razı oluyorlardı. Ancak Devrim sonrası, cinsiyet eşitliğini göz önünde bulunduran politikaların yürütülmesiyle, hayatın her alanında önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. Küba Cumhuriyeti Anayası, kadınlara erkeklerle aynı ölçüde ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve aile hakları ve fırsatları verme garantisi sağlamıştır. Bu haklardan bazıları aşağıda sıralanmıştır;
Madde32 - Kadınlar ve erkekler aynı ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal ve aile haklarına sahiptirler.
Madde 41 - Bütün yurttaşlar eşit haklara ve görevlere sahiptirler.
Madde 42 - Cinsiyet ayrımcılığı, diğer bütün ayırımcılıklar gibi, yasaktır.
Bütün bu gelişmeleri ışığında Küba'da kadının yerini eğitim, sağlık, iş, yönetim ve aile alt başlıkları altında inceleyeceğim.

Eğitim
Eğitim, kuşkusuz, bir bireyin topluma kazandırılmasını hızlandıracak en önemli faktördür. Sosyal adalet üzerine inşaa edilmiş Devrim'in, kadınlara eğitimde büyük oranda eşitlik sunduğu da bir gerçektir. Bütün okullarında karma eğitim gösterilen Küba'da, kadının toplumdaki eşitliğine büyük ölçüde vurgu yapılmaktadır. Bu bağlamda; Küba'da eğitim gören gençler arasında fırsat eşitliği bilinci yaratmanın yanı sıra ataerkil toplumların geleneksel kadın imajından sıyrılmış, erkeklerle aynı haklara sahip olan bir kadın yaratmak da önemli amaçlar arasındandır. Bütün bunların ışığında elimizdeki veriler, Küba'nın bu konuda ne kadar başarılı olduğunu gözler önüne sermektedir. Küba'daki üniversite öğrencilerinin %62'sinin ve Beşeri Bilimler, Tıp ve Eğitim Bilimleri'nde okuyan öğrencilerin de yaklaşık %70'ini kadınlar oluşturmaktadır. Dahası; Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın verilerine göre Küba, devlet bütçesinin yaklaşık %18,7'sini eğitime ayırarak gelişmiş ülkelerle bile arasında büyük bir farkın oluşmasına yol açmıştır. Yine aynı veriler göz önüne sermektedir ki; İsveç toplam bütçesinin %7,7'sini, ABD %5,7'sini, Birleşik Krallık %5,3'ünü ve Türkiye sadece %3,7'sini eğitime ayırmaktadır.
Eğitimin ve her türlü fırsat eşitliğinin Küba'da bu derece önemsenmesi, yüksek oranda olan kadın okur-yazarlığını da açıklamaya yeterlidir. Küba'da 15 yaş ve üstü kadınların yaklaşık %99,8'inin okuma yazarlılığı varken, 15-24 yaş aralığında bu oranın %100 olduğunu görüyoruz. Bu arada 15 yaş ve üstünde kadınların okuma-yazarlılığının Yunanistan'da %92,24'ken, Türkiye'de %79,58 olduğunu söylememizde karşılaştırma yapmak adına yarar vardır. Bunların yanısıra Küba, kız öğrencilerin erkeklere oranında %110,18 oranla 15. sıradadır. Türkiye'de ise bu oran %83,84'tür ve 162 ülkeli sıralamada 155. sıradadır.

Sağlık
ABD ambargosu yüzünden türlü ilaçlardan ve teknik ekipmanlardan yoksun kalan Küba'da, Devrim'den bu yana bedava sağlık hizmeti uygulanmaktadır. Küba Devleti milli bir sağlık sistemi kurmuş ve yurttaşlarına bu sorumluluk çerçevesinde yaklaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre Küba, 68.4 yıl ortalamayla, Latin Amerika'da kadınların en uzun yaşam ömrüne sahip olduğu ülkedir. Latin Amerika'da ise bu ortalama 62,9 yıldır. Kübalı kadınlar, 1,43 doğurganlık oranıyla beraber; yeni doğan bebek ölümlerinde de her 100,000 doğumda sadece 33 ölümle, gelişmiş ülkeler arasında yer almaktadır.
Bütün bunların yanı sıra, Küba her 1,000 yurttaşa düşen doktor sayısı sıralamasında da 2. sırada yer almaktadır. Bu sıralamada 1. sırada 28,000 nüfuslu San Marino bulunması, Küba'nın neden 2. sırada olduğunu ortaya koymaktadır. Küba'da bu oran her 1,000 kişiye 5,91 iken; Yunanistan 4,4 ile 6. sırada, Rusya 4,25 ile 7. sırada, İtalya 4,25 ile 8. sırada ve Türkiye 1,3 ile 93. sırada yer almaktadır.
Ayrıca Küba, kadınlara yasal kürtajın önünü hiçbir şekilde kapamamıştır ve bu sayede kadınlarda %5,86 oranda kürtaj görülmektedir. Doğum kontrol yöntemleri de Kübalı kadınlar arasında yaygın olup %79 civarındadır. Bunların yanı sıra; kadınlar 1 yıl tam ödemeli olmak üzere doğum izinlerine sahiptirler. Çocuklara ise 3 yaşından okul dönemine kadar devletin koruması altında çocuk bakımı sağlanır.

İş
Daha önce de belirtiğim gibi, Devrim öncesi Küba'da kadınlar hayatın her alanında olduğu gibi iş gücünde de ikinci plandaydı. 1956'da Küba işgücünün yaklaşık %17'sini oluşturan kadınlar, günümüzde %44'ünü oluşturmaktadır. Devrim öncesi kadınlara açılan fırsatlar fazlasıyla kısıtlıydı. Kaldı ki, iş gücüne katılmış olsalar bile hakları, erkek egemen sendikalar aracılığıyla aranıyordu.
Küba Cumhuriyeti Anayasası, kadınlarla erkeklere hayatın her alanında eşit fırsat garantilemektedir. Bu bağlamda Devrim'den sonra Küba'lı kadınların iç gücüne katılmasında büyük ölçüde başarı sağlanmıştır. Bugün Küba'daki işçilerin %22'sini, idarecilerin %33,1'ini, bilim insanlarının %43'ünü, doktorların %51'ini, uzman ve teknisyenlerin %66,1'ini, banka çalışanlarının %70'ini ve yöneticilerin %87'sini kadınlar oluşturmaktadır. Küba'da kadınların, iş gücünün her alanında erkeklerle eşit koşullarda bulunduğunu söyeyebiliriz.

Güç
1999 yılının verilerine göre Latin Amerika ülkelerindeki meclislerde kadınların oranı %14 civarındayken; Küba'da kadınlar, Küba Ulusal Meclisi'nin yaklaşık %35'ini oluşturmaktadır. İlk 4 sıranın İskandinav ülkelerince paylaşıldığı bu oranda, Küba 5. sırada yer almaktadır. Ayrıca; Danıştay üyelerini
n %16,1'i, bakanların %18'i ve bakanlık müsteşarlarının %22,7'si kadındır. Öte yandan il genel meclisi'nin %31'ini ve adli sistem içersinde Anayasa Mahkemesi üyelerinin %47'sini, hakimlerin %49'unu ve avukatların %62'sini kadınlar oluşturmaktadır.

Aile
1975'te yürürlüğe giren Aile Kanunu, evlilik, boşanma, evlat edinme ve çocuklar üzerindeki haklar ve sorumluluklar konularında kadınlarla erkeklere eşit haklar vermiştir. Bunun yanı sıra; aile içi şiddetin Küba'da pek yaşanmadığını da söylemekte yarar var. Buna rağmen, Küba Kadınlar Federasyonu tarafından 1997 yılında kurulan ve yaklaşık 185 yerel ofisi bulunan bir örgütün
olası bir aile içi şiddeti önlemek ve buna karşı önlemler almak adına kurulduğunu da belirtelim.

Küba Kadınlar Federasyonu
Küba'da kadınlar, eşit hak ve eşit fırsat mücadelesi için gerek teoride gerekse pratikte büyük mücadele vermişlerdir. Küba Kadınlar Federasyonu bu amaçla 1960 yılında Fidel Castro ve Vilma Espin(kendisi Raul Castro'nun eşi olmakla birlikte, Batista rejimine karşı Fidel'le birlikte mücadele eden ender kadın komutanlardandır) öncülüğünde kurulan, hem sivil toplum hem de ulusal bir mekanizma görevini üstlenen bir örgüttür. 14 yaş üstü Küba kadınlarının yaklaşık %85,2'sinin üyeliğini barındıran bu örgütün yaklaşık 73,000 yerel teşkilatı bulunmaktadır. Küba Kadınlar Federasyonu, Küba Devrimi'ni ve onun getirdiği kazanımları korumayı en büyük amaçları olarak açıklamaktadır. Bunun yanında; kadınların ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel yaşama katılımlarını ve etkilerini arttırmayı da amaçlamaktadır. Çocuklar, aile ve toplumdaki bireyler arasındaki ideolojik, siyasi ve ahlaki bağları kuvvetlendirmek, her türlü cinsiyet ayrımcılığa karşı çözüm üretmek ve kadın örgütler arasında enternasyonalist bir bağ kurmak da Küba Kadınlar Federasyonu'nun diğer amaçları arasındadır.


Bütün bu veriler göstermektedir ki; Küba Devrimi'nden önce toplumun her alanında dışlanmış bir kesmi oluşturan kadınlar, sosyalizmin getirdiği eşitlik kültürüyle birlikte Devrim'le oluşturulan kurumlar sayesinde Küba'da önemli yerlere gelmişlerdir. Kadınlar artık Katolik inançla pekişen ataerkil düşüncenin birer esiri olmaktan çıkmış ve bağımsız Küba yolunda çıktıkları sosyalist mücadelenin toplumun her alanına sunduğu eşitliğin kazanımlarından yararlanmaktadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder